3.04.2012

Dönüşen ve Dönüştüren Ulusötesi Göç -2



Doç. Dr. Murat Erdoğan
Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü



Karşılıklı Zihniyet Transferleri ve Avrupa Türkleri başlığı altında ilk oturumun kapanış konuşmasını Doç. Dr. M. Murat ERDOĞAN yaptı.


Erdoğan konuşmasını Almanya'da Irkçı Neo-nazi Cinayetleri Türklerin Görüş ve Duyguları Araştırması'nın verilerinden yola çıkarak ele aldı.
Aşağıdaki linkte araştırmayla ilgili detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.


http://www.hugo.hacettepe.edu.tr/HUGO_BASINBULTEN_090112.pdf


Öğle arasının ardından ikinci oturum saat 14.00 'te başladı.
 İkinci oturumun başlığı: Farklılaşan Kimlikler Göç, Küreselleşme, Çokkültürlülük


Oturum Başkanı: Prof.Dr. Osman HORATA, ilk sözü Prof.Dr. Onur Bilge KULA'ya verdi. Kula konuşmasındakültürlerarası etkileşimin kaçınılmaz olduğuna ve çok kültürlülüğün bir olgu olduğuna değindi.


Birsen ŞAHİN
Sosyolojideki terimlerden yola çıkarak söze başladı. “uyum,entegrasyon,ulusötesi göç,ulusaşırı göç”
Şahin Almanya’da yaptığı araştırmada yapılan ankete gençlere Tüğrkiye’ye dönmeyi isteyip istemediklerini sorduğunu, istediğini söyleyen 3. kuşak gençler arasında temel cevabın “daha iyi yaşam koşulları” olduğunu söyledi.



 Nuri Yurdusev

3 başlık altında konuyu ele aldı. Bunlar:
1.Çok kültürlülük
2. İslam ve Çok kültürlülük
3.Çok kültürlülük ve Avrupa tecrübesi
“Çok kültürlülük ölmüştür” Avrupadaki siyasi liderlerin ifadesinden yola çıkarak konuyu irdeledi. Traihsel süreç içerisinde ele aldı.
Teorik ve uygulama açısından tezini ortaya koydu.
Avrupa Kanada, YZ, Amer ile karşılaştırıldığında başarısız. Bilinçli veya bilinçsiz bir üstünlük düşüncesi hala duruyor. Hıristiyanlıkla özdeşleşmiş olması İslamı ötekileştiriyor. Aydınlanmaya yüklediği anlam, Fransa, Av. Rasyonel olarak hakikate ulaştığı ve tekelinde tuttuğu görüşünü ortaya çıkarıuyor. Bu yüzden Avrupa solu da muhafazakar olabiliyor.
Avr.da hakim kültür var,
Çokkültürlülüğün devamı için tek temel faktör aidiyet gruplarının “moral eşitliği” olduğunun altını çizdi.





Can Ünver

Tersine beyin göçü gibi “göç”kavramı değişti.19 yy sonu 20. yy başları kitlesel işgücü göçü farklı noktalara gitti. Sosyal hareketlilik söz konusu. İnsanlar sosyal açıdan daha farklı bir yaşam tarzı yaşamak istiyorlar. Müreffeh ve gönenç, fırsatlardan eşit bir şekilde yararlanmak istiyorlar.
Neoliberal düzen
Dayanışmacı bir yaklaşımla, fırsat eşitliğinin sağlandığı bir düzen olmalı. Baskıcı bir yaklaşımla insanların özgürlüğü elinden alınmamalı. Alman sosyolog .... çocuklar hiçbir şekilde anadilini öğrenmemeli ki bulundukları ülkenin dilini öğrenebilsinler bu açıklamasına atıfta bulundu.
İnsanların dili, dini,ırkı ne olursa olsun farklılıkları görmezden gelip homojen bir grup olarak görmek çok gerilerde kalmış bir kuram.
Sınırötesicilik, zaman içerisinde göçmenler yaşadıkları toplumda birtakım yeni haklara kavuşacaklardır.
Almanya’nın en ciddi sorunu ;Göçmenleri 80’lerden itibaren gitmeyecekler şeklinde algılanması. İşçi alımını durdurtan sonra kültürel farklılıkları öne çıkarılarak görülmüştür.

Türkiye artık cazip bir merkez haline gelmiştir. İnsanlar özgürce kendi gelişme imkanlarını bulmamlılar. Dayanışmacı bir toplum içerisinde mümkün.

Göç sorunu artık bizi özne olarakta ilgilendiriyor. Sorunun temeli paylaşmamak.


Hamdi PINAR

“Türkiye-AB İlişkilerinde Haklarımızı Ortaya Çıkaran Avrupalı Türklerin Davaları”
Sorunu hukuki alanda slaytla ele aldı.Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın Nural Ziebel kararına dikkat çeken Pınar, kararın Türkiye-AB ilişkisini sadece ekonomik ilişkiye indirgediğini belirtti ve "bu karar Türkler dışarı" anlamına geliyor dedi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder