4.09.2013

Almanya'da seçim

Almanya’da Seçim




Almanya'nın Türkiye'deki Temsilciliklerinin Haber Bülteni AĞUSTOS-2013 sayısından alınmıştır

Bundesminister Westerwelle bei der Vorstellung des Berichts im Bundestag
(© dpa/pa)
22 Eylülde Alman Federal Meclisi’nin 18. dönem seçimleri var.
Bu sayımızda size partiler ve çizgileri hakkında genel bir bakış sunmak istiyoruz.
Karl-Rudolf Korte (Siyaset Bilimci ve Duisburg Essen Üniversitesi’ne bağlı NRW School of Governance okulunun müdürü)

İçindekiler:

Genel bir bakış
Şu an Federal Meclis’te temsil edilen partiler
Rakamlarla Seçimler
Birinci sıradaki adaylar
Birinci ve ikinci oylar
Sandalye dağılımı
Yurt Dışındaki Almanlar
Seçim Kanunu

Genel bir bakış

Bundeskanzlerin Angela Merkel und Außenminister Guido Westerwelle
(©dpa/ picture-alliance)
22 Eylül 2013 tarihinde Federal Meclis’in (Bundestag) 18. dönem seçimleri yapılacak. Şu anki yasama döneminde hükümette Angela Merkel başkanlığındaki koalisyonun büyük ortağı Birlik Partileri’yle (genel seçimlere ortak giren iki muhafazakar parti CDU/CSU), küçük ortağı FDP (liberal parti) 2009’dan beri iş başında. Bu koalisyonun görev dönemi, iç politikayı da büyük ölçüde belirleyen dünya finans kriziyle başladı. Merkel Şansölyeliği sırasında „Avro’nun kurtarılması”nın dışında enerjide yeni döneme geçişi de politikasının merkezine koydu. Daha önce verilen nükleer santralleri kapatma kararından tavizle 2010 yılında bazı santrallerin faaliyette kalma sürelerini uzatmanın ardından 2011’de yaşanan Fukushima nükleer felaketiyle birlikte enerji politikasında yeni anlayışa geçildi. O dönemde „enerjide dönüşüm“ kavramıyla enerji tedariği için yenilenebilir enerjiler lehine iddialı hedefler belirlendi.
Yeni seçimlere dönük kampanyada bu konu pek öne çıkmıyor. Yerleşik partilerin gündeme getirdiği konular daha ziyade sosyal haklar ve istihdam sorunları ile maliye ve vergi politikaları. Tartışmalar özellikle de asgari ücret etrafında toplanıyor: Nitekim SPD seçim programında yasal asgari ücret olarak 8,50 Avroluk saat ücretinin uygulanmasını talep ediyor, CDU/CSU ve FDP ise, farklı sektörlerde tarafların müzakeresiyle belirlenmek üzere "ücret alt sınırı" uygulamasını öngörüyor.
Avrupa konusunda bu partiler büyük ölçüde ortak bir yaklaşımla Avrupa’nın daha fazla entegrasyonundan yanalar. Avro’nun geleceği konusundaki yaklaşımları da ortak. Avrupa konusu etrafında kutuplaşan bir tartışma yaşanmayacağı en azından belli.
Kandidatin der CDU Angela Merkel
(©dpa/PictureAlliance)
Gerçi farklı partiler birçok konuda farklı pozisyonlara da sahipler, ama buralarda da keskin ayırımlardan ziyade küçük farklar söz konusu, bu nedenle de seçim kampanyasında kutuplaşmalar pek olmayacak. Bir diğer dikkat çeken nokta, Alman siyasetinde siyasi içerikler, tartışmaların kişiselleşmesinden daha güçlü bir rol oynuyor. Bunun nedenlerinden biri, ayrımlaşmış sistemiyle karmaşık dokulu modern toplumlarda sorunları çözmenin kolay olmaması, bir diğer nedeni de koalisyon kurmak durumunda kalınması; iki parti, bazen de üç parti olarak. Bu etken, net farklılıklar gösteren ve program temelinde vaatler içeren bir kampanya yapma güdüsünü belirgin düzeyde azaltıyor
Bu temel saptamalara rağmen, Almanya’da parti siyasetleri sisteminde, özgürlük ve güvenlik ile piyasa ve gelir dağılımı ekseninde partilerin öncelikleri arasında toplamda farklar söz konusu. Öteden beri Birlik Partileri sosyal piyasa ekonomisi çizgisini benimsiyor ve bu bağlamda özel sektörün yapılanmasıyla sosyal haklar arasında bir dengeyi ve ailenin güçlü biçimde desteklenmesini vurguluyor. Şu an meclisteki en büyük grup olan CDU/CSU bloku, halkın sevdiği Şansölye Angela Merkel’le seçimlere giderek şimdiye kadar ki hükümeti devam ettirmek istiyor. Asgari ücret ve sosyal adalet üzerinde duran SPD’nin başbakan adayı Peer Steinbrück 2005-2009 yılları arasında Birlik Partileri ve SPD arasında kurulan koalisyonda maliye bakanı olarak Angela Merkel ile birlikte çalışmıştı. Geleneksel konuları olan çevre sorunlarının yanısıra üst barem vergisinin artırılmasını öne çıkaran parti, Alman siyasetinde üçüncü önemli güç Büdnis90/Die Grünen (Birlik90/Yeşiller) blokunun ilk sıradaki adayları Jürgen Trittin ve Katrin Göring-Eckardt.
Son anketlere bakılırsa, şu an Federal Meclis dışında olan iki parti FDP (liberal parti) ve Sol Parti (sosyalist çizgideki parti Die Linke) Federal Meclis’e girme mücadelesi verecek görünüyor. Seçim Kanunu gereğince yüzde beş baraj var. Böylece partiler sisteminin parçalanmasına karşı bir önlem alınmış oluyor. FDP barajı geçemezse mevcut hükümetin yerine SPD ve Yeşillerin kuracağı bir koalisyon gelebilir.
Plenary Hall
(©dpa/picture alliance)
Seçim sistemine göre her seçmen iki oy verme hakkına sahip. Öngörülen 598 milletvekilinin yarısı (299) seçim bölgesine göre daha fazla oy alan adaylar arasından belirleniyor. İlk oy bu „doğrudan adaylık“ için veriliyor. Böylece seçim sistemi kişilere göre tercih yapılmasına olanak sağlıyor, zira seçmenler kendi bölgelerindeki belli adaylara göre oy kullanabiliyorlar. İkinci oy partilere veriliyor. Bu da Federal Meclis’te sandalye dağılımını belirliyor. İkinci oy birinci oydan daha önemli bir yere sahip. Bir partinin mecliste kaç sandalyesinin olacağı sadece ikinci oyların oranlarına bakılarak belirleniyor. Bu nedenle Alman seçim sistemi tam anlamıyla bir nispi temsil sitemi. 2013 seçimlerinde, getirilen yeni bir yasal düzenleme de sonuçlar üzerinde etkili olacak, ama bu etkinin nasıl olacağı öngörülemiyor. Federal Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla ortaya çıkan yeni yasal düzenlemede „negatif oy etkisi“nin önlenmesini öngörüyor. Eğer bu reform amacına ulaşırsa, verilen oylar adil ve orantılı biçimde adaylara yansıtılacak. Bu yeni yöntem toplam milletvekili sayısını çok artıracak olursa tepkilere neden olabilir.

Seçim kampanyasında konu içerikleri kadar olası koalisyonla ilgili olarak belirlenen stratejiler de önemli. Beş partili asimetrik bir yapıda ikili koalisyonların meclis çoğunluğunu sağlamaları geçmişe kıyasla daha belirsiz. Bu nedenle partilerin şu soruya cevap bulmaları gerekiyor: Hangi ittifakları hedefliyoruz ve hangilerini peşinen dışarıda bırakıyoruz? Konular ve kişiler bu kararda elbette etkili. Sol Parti’nin de seçim barajını aşmasıyla 2005’ten beri ortaya çıkan yapı, hükümetlerin kurulması üzerinde önemli etkiler yarattı: ‘Büyük koalisyon’ dışında oluşacak ikili koalisyonların meclis çoğunluğunu sağlayıp sağlayamayacakları öngörülür olmaktan çıktı. Bu koşullarda partiler ya doğal müttefikleri dışındaki cepheden de katılıma açık olmayı ya da azınlık hükümeti kurmayı hesaba katmak durumunda kalıyor. SPD’yle Yeşiller ve Birlik Partileri’yle FDP ittifakları seçmenlerini harekete geçirmek için kendi farklarını ortaya koyacak konulara ihtiyaç duyuyorlar. Ama partiler meclis çoğunluğu hesaplamalarında üçüncü bir partinin koalisyona katılımına da açık olmak durumundalar. En azından siyasi çizgi bakımından merkezde duran partiler Almanya’da her koalisyon için uygun görünüyor. Bunun bir istisnası olan Sol Parti şimdiye kadar sadece eyalet meclislerinde SPD’yle koalisyona katıldı.

Bu arada Almanya’daki iki yeni parti siyaset sahnesine çıkmış durumda. Korsan Parti (Piratenpartei) ve Almanya için Alternatif de (Alternative für Deutschland – AfD) Federal Meclis’e girme çabası içinde. İnternet çağını esas alan gençler partisi ‘Korsanlar’ın ana konusu, ‘liquid democracy’ kavramıyla vurguladıkları üzere demokrasinin ‘yazılımını güncellemek’. Buna karşılık Avro’yu eleştirenleri bir araya getiren AfD, güney ülkelerinde Avro’nun kaldırılmasını savunuyor. Bu iki parti, mevcut sisteme tepkili seçmenlerin oylarıyla yükselebilirler. Nitekim son yıllarda eyalet seçimlerinde Sol Parti ve Korsanlar bu sayede başarılı sonuçlar aldılar. Gerçi bu sonuçlar iki parti için de sadece güçlü oldukları sınırlı çevrelerde kalıcılık kazandı. Memnuniyetsizlik, belirsizlik duygusu, merak ve mevcut sisteme tepki artmaya devam ediyor, özellikle de Avro’nun kaldırılması gibi bir konu ortaya çıktığında.

Kendi seçmenini sandık başına götürmeyi başaran seçimi de kazanabilir. Özellikle de çoğunluk sınırda sağlanabilecek durumdaysa. Tek bir sandalye Federal Meclis’te kimin başbakan olacağını belirleyebilir. Seçimden sonra nasıl bir hükümet oluşacağı halen öngörülemiyor. Klasik ikili koalisyonlardan iki büyük partinin koalisyonuna ve üçlü bir ittifaka kadar her seçeneğe açık bir durum var.

Şu an Federal Meclis’te temsil edilen partiler

Kandidatin der CDU Angela Merkel
(©dpa/PictureAlliance)
CDU/CSU
Parti Başkanlığı: Dr. Angela Merkel/Horst Seehofer
Kuruluş Yılı: 1945
Sandalye sayısı: 237
Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ortanın sağında bir kitle partisi. Kardeş parti Hıristiyan Sosyal Birlik’le (CSU) birlikte Federal Meclis’te ortak bir grubu var: İki parti bir bölüşüm yaparak, CSU sadece Bavyera’daki eyalet seçimlerine, CDU ise Bavyera dışındaki eyaletlerde seçime giriyor. CDU liberal, muhafazakar ve Hıristiyan-sosyal akımları bünyesinde topluyor. CSU kendi esaslarını Hıristiyanlık geçmişinde, özgürlük içinde barışta ve sosyal piyasa ekonomisinde görüyor. CDU/CSU birçok kez Federal Meclis’te koalisyonların büyük ortağı oldu, 2005’ten beri olduğu gibi. CDU halen görevde olan Angela Merkel’le birlikte şimdiye kadar beş şansölye (başbakan) çıkardı.
Umweltminister Sigmar Gabriel
(©picture-alliance/ZB)
SPD
Parti Başkanlığı: Sigmar Gabriel
Kuruluş Yılı: 1863
Sandalye sayısı: 146
Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Almanya’daki en eski kitle partisi. Ortanın solunda sosyal devlet yanlısı bir çizgi izliyor ve ekonomiye göre siyasetin önceliğini vurguluyor. SPD’nin merkez aldığı değerler özgürlük, adalet ve dayanışma. Sosyal Demokratlar piyasa ekonomisini düzenlemeye dönük olarak devlet eliyle yürütülen konjonktür politikası ile hukuk ve sosyal haklara yönelik önlemleri öne çıkarıyor; gerekli kaynaklar da, istihdamı olabildiğince yüksek tutmaktan ve az gelirlilerin lehine bir gelir dağılımını gözeten bir vergi politikasından bekleniyor. SPD şimdiye kadar üç şansölye çıkardı, 2005-2009 arasında CDU/CSU ile birlikte büyük koalisyonda hükümet sorumluluğu üstlendi.
Philipp Rösler
(©picture alliance / dpa)
FDP
Parti Başkanlığı: Philipp Rösler
Kuruluş Yılı: 1946
Sandalye sayısı: 93
Hür Demokrat Parti (FDP) kendisini liberal bir parti olarak tanımlıyor. Seçim yapmak durumunda kalınacaksa özgürlüğü güvenliğe, piyasayı devlete, bireyi topluluğa tercih etmeyi savunuyor. Şu anki programın başlığı ‘Özgürlük İçin Sorumluluk Almak’. FDP çok kez ve uzun yıllar önce SPD’yle daha sonra da CDU’yla defalarca ve 2009’da kurulan son hükümette koalisyonun küçük ortağı olarak yer aldı. Böylece Almanya’daki tüm diğer partilerden daha uzun süre hükümetlerde sorumluluk aldı. FDP kendini bir Avrupa partisi olarak görüyor. Siyasi bakımdan entegre olmuş bir Avrupa Birliği’nden ve ortak dış ve güvenlik politikasından yana.

Birlik90/Yeşiller, Parti başkanları: Claudia Roth, Cem Özdemir
(©dpa/picture-alliance)
  Birlik 90/Yeşiller
Parti Başkanlığı: Claudia Roth ve Cem Özdemir
Kuruluş Yılı: 1980
Sandalye sayısı: 68
Yeşillerin izlediği çizginin merkezindeki konular çevre, yurttaş ve insan hakları ile toplumun demokratikleşmesi. Yeşiller 1970’lerin sonlarında sahneye çıktığında, çevre tahribatına, nükleer enerjinin tehlikelerine ve o zamanki Doğu-Batı arasındaki silahlanma siyasetine karşı toplumda yükselen tepkileri parlamentoya taşıma görevi üstlendi. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra Yeşiller 1993’de Doğu Almanya’nın yurttaş hareketiyle birleşerek Birlik90/Yeşiller adını aldı; kısaca yine Yeşiller olarak anılıyor. 1998-2005 arasında SPD’yle ilk kez bir koalisyonda yer alarak hükümet sorumluluğu üstlendi.

Sol Parti başkanları: Katja Kippinger ve Bernd Riexinger
(©picture-alliance/dpa)
  Sol Parti
Parti Başkanlığı: Katja Kipping ve Bernd Riexinger
Kuruluş Yılı: 2007
Sandalye sayısı: 75
Sol Parti (Die Linke) demokratik bir sosyalizmi savunuyor ve kendisini işçi hareketi geleneğinin bir parçası olarak görüyor. Bugünkü haliyle parti iki ayrı birleşmenin ürünü. Eski Doğu Alman Devleti DDR’in devlet partisi SED’nin devamı niteliğindeki PDS’in dahil olduğu ‘Die Linkspartei.PDS’ birleşmesinden sonra 2007’de ikinci bir birleşmeyle, bir seçmen hareketi olarak ortaya çıkan ve daha çok SPD seçmenlerinden oluşan WASG de (Seçim Alternatifi ve Sosyal Adalet) bu yapıya katılarak ‘Die Linke’ adını aldı. Parti özellikle Almanya’nın doğusunda başarılı sonuçlar alıyor, ama şimdilerde birçok batı eyaletinde de eyalet meclisinde temsil ediliyor.

Rakamlarla Seçimler

598 milletvekili Federal Meclis’in asgari milletvekili sayısı. ‘Artık sandalye’ olarak anılan mekanizma sonucu meclise ek vekiller girebiliyor. Şu anki 17. Almanya Federal Meclisi’nde 620 milletvekili var.

299, 18. Alman Federal Meclisi seçimleri için belirlenen seçim bölgesinin sayısı. 2013 Federal Meclis seçimleri için şimdiye kadar ki dağılıma 32 yeni seçim bölgesi eklendi.

61,6 milyon Alman 2013 Federal Meclis seçimlerinde oy kullanacak. En çok seçmen Kuzey-Ren-Vestfalya eyaletinde yaşıyor (13,2 milyon); onu Bavyera (9,3 milyon) ve Baden-Württemberg (7,8 milyon) izliyor.

3 milyon kişi 2013’te ilk kez oy kullanacak. Bu grup, son Federal Meclis seçimlerinden sonra reşit olanlar. Prensipte tüm Alman vatandaşları seçim günü 18. Yaşını doldurmuşlarsa Federal Meclis seçimlerinde oy kullanabiliyor ve seçilebiliyorlar.

2 oy pusulalı seçim: Seçmenler ilk oylarıyla kendi seçim bölgelerinden bir ismi, ikini oylarıyla ise bir partiyi seçebiliyorlar.

Birinci sıradaki adaylar

Angela Merkel spricht vor dem Bundestag
(©dpa/pa)
Angela Merkel
CDU şu anki Şansölye ve CDU Başkanı

Fizik alanında doktorası olan 1954 doğumlu Merkel, 2005’ten beri Federal Hükümet’in başında Çalışmasını 2013 Eylülündeki seçimlerden sonra da sürdürmek istiyor. Merkel parti kanatlarından birine yakın durmaktan hep kaçındı. Gözlemciler Merkel’de, içgüdüsel bir iktidar sezgisi ve bireysellik, saf ama inatçı bir siyaset tarzı görüyorlar.

Peer Steinbrück, SPD'nin birinci sıra adayı
(©picture alliance / Eventpress Ho)
Peer Steinbrück
SPD 2002-2005 Kuzey-Ren-Vestfalya Eyaleti Başbakanı, 2005-2009 Federal Maliye Bakanı

1947 yılında Hamburg’da doğan ekonomist, SPD’nin başbakan adayı olarak Angela Merkel’i zorlayacak bir isim. Merkel gibi onun da Şansölyeliğe gelme umudu gerçekçi. Maliye uzmanı Steinbrück 1969’dan beri SPD üyesi. Etkileyici konuşması ve keskin diliyle tanınıyor.

Rainer Brüderle, FDP Parti Grubu Başkanı
(©picture alliance / dpa)
Rainer Brüderle
FDP Parti Grubu Başkanı
2009 – 2011 Federal Ekonomi Bakanı

1945 yılında doğan ekonomist, piyasa serbestisi fikrine bağlı biri olan Brüderle, Rheinland-Pfalz eyaletinde 11 yıl ekonomi bakanlığı yaptı. FDP’nin başkanı Philipp Rösler parti içi rakibi olan Brüderle’ye 2013 Ocak ayında Federal Meclis seçimlerinde ilk sıra adayı olmanın yanında parti başkanlığını da üstlenmesini teklif etti. Brüderle teklifin ikinci kısmını reddetti.
Birlik90/Yeşiller; ilk sırada iki isim: Katrin Göring-Eckardt ve Jürgen Trittin
(©picture alliance / dpa)
İlk sırada iki isim
Katrin Göring-Eckardt, Jürgen Trittin
Birlik 90/Yeşiller

Yeşiller liderlik pozisyonlarını belirlerken cinsiyetler arası eşitliği gözetiyor; seçimlerde ilk sıra adayları için de aynı şey geçerli: 1966 doğumlu Katrin Göring-Eckardt, Federal Meclis Başkan Yardımcısı ve Almanya’da Protestan Kilisesi Cemaat Meclisi Başkanı.
1954 doğumlu Jürgen Trittin, Renate Künast’la birlikte Federal meclis’te Yeşiller parti grubunun başkanı. 1998-2005 yılları arasında çevre bakanlığı yaptı.

Sol Parti ekibi
(©picture alliance / dpa)
İlk sıralar için ekip
Nicole Gohlke, Jan van Aken, Caren Lay, Klaus Ernst, Gregor Gysi, Dietmar Bartsch, Sahra Wagenknecht, Diana Golze (soldan sağa)
Sol Parti

Sol Parti sekiz kişilik bir ekip halinde ilk sıra adaylarını görücüye çıkarıyor. Bu listede en tanınmış isimler partinin meclis grubu başkanı Gregor Gysi ve partinin dört başkan yardımcısından biri olan Sahra Wagenknecht. Wagenknecht seçim kampanyasında özellikle ekonomik ve mali konulardan sorumlu olacak. İki isim de halen Federal Meclis üyesi ve fikirlerinin kararlı ve inançlı savunucuları olarak tanınıyorlar.

Birinci ve ikinci oylar

Oy pusulası
(©picture alliance / dpa)
Birinci oyla seçim bölgesindeki aday ismen seçiliyor, yani o bölgeyi mecliste kimin temsil edeceğine karar veriliyor. İkinci oyla partilerin oy oranı belirleniyor. En çok ilk oyu alan aday partisinin aldığı oy oranından bağımsız olarak seçilmiş oluyor. Bu doğrudan adaylık yöntemiyle her bölgenin Federal Meclis’te temsili güvence altına alınıyor. Ama asıl belirleyici olan ikinci oylar; hangi partinin veya partiler koalisyonunun başbakanı seçmek üzere çoğunluğu elde edeceği bu oyların dağılımına bağlı.

Sandalye dağılımı

Rednerpult
(©dpa/pa)
598 milletvekilinin yarısı, 299 seçim bölgesinde birinci oylarla seçilen politikacılar. Diğer yarısı partilerin eyalet listelerinden seçiliyor Bu eyalet listelerini partiler seçimlerden önce ilan ediyor. Doğrudan adayların sayısı son derece önemli. İkinci oylara bağlı olarak ortaya çıkacak dağılım toplam milletvekili sayısını değiştirebiliyor: Eğer bir parti ikinci oylarına kıyasla daha fazla doğrudan adayı seçimi kazanmışsa , ‘artık sandalye’ gündeme geliyor. 2013 yılında seçim kanununa getirilen önemli bir yeni düzenleme bu ‘artık sandalye’lerle ilgili. Bir partiden seçilen doğrudan adaylar partinin genel oy oranından fazlaysa, diğer partilere dengeleyici sayıda ek sandalye verilerek her partinin toplam milletvekili sayısının partinin aldığı ikinci oyların oranını mümkün olduğunca yansıtması sağlanacak. Artık sandalyenin olumsuz etkisi böylece giderilmiş olacak.

Yurt Dışındaki Almanlar

Yurt dışında bulunup Almanya’da ikameti olmayan Almanlarla ilgili olarak seçim kanununda bir düzenleme 3 Mayıs 2013’te yürürlüğe girdi: Yurt dışında yaşayan Almanlar, 14 yaşlarını tamamladıktan sonra aralıksız en az üç ay Almanya’da yaşamışlarsa ve bu ikamet 25 yıldan eski değilse seçimlerde oy kullanabilecekler. Başka bir nedenle Almanya’nın siyasi ortamıyla doğrudan temasları olmuşsa veya Almanya’daki siyaset kendilerini doğrudan etkiliyorsa yine oy kullanma hakları doğuyor. Bu hak, seçme yeterliliği için tüm diğer ön koşullar varsa geçerli. Bir diğer ön koşul, Almanya içinde ilgili seçim bölgesi seçmen listelerine kayıt için zamanında dilekçeyle başvurmak.

Seçim Kanunu

(©REGIERUNGonline/Stutterheim)
Anayasanın 38. maddesine göre milletvekilleri genel, doğrudan, serbest ve gizli oyla seçilir. Reşit tüm Alman vatandaşları seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Seçim sistemi kısmen çoğunluk hesabını içeren nispi temsil esasına dayanıyor. Federal Meclis’te dağılımın nasıl olacağı partilere verilen ikinci oylarla belirleniyor .

Almanya'da Seçime Doğru - 7

Türk toplumu açısından seçimin anlamı
Almanya Türk toplumunun seçim davranışı ve siyasi katılım isteği
Sandık kültürü ve oy kullanmanın önemi
Seçime katılan partiler Almanya ve Almanya’daki yabancı kökenliler için ne vaat ediyor?
Çifte vatandaşlık konusundaki yaklaşımları
Almanya Türk toplumunun siyasi partilerde temsili

Doç. Dr. Murat ERDOĞAN
Hacettepe Üniversitesi
Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü

Almanya’da seçim havası
Egemen CANTÜRK
Gazeteci

Dr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder