19.11.2012

Dünya Hali - 19 Kasım 2012

Möln kurbanları: 
 (Soldan) Yeliz Arslan, Ayşe Yılmaz ve Bahide Arslan.
Mölln’den bugüne Almanya’da ırkçılık








ALMANYA’nın Mölln kentinde 23 Kasım 1992’de ırkçı vahşete kurban giden Bahide Arslan, Yeliz Arslan (10) ve Ayşe Yılmaz (14), katledilişlerinin 20’nci yılı nedeniyle bir hafta sürecek etkinlikler dizisiyle anılıyor
Mölln vahşetinin arkasında yatan sebepler neler?
NSU cinayetleri Mölln ve Solingen’in devamı mı?
Almanya’da ırkçılık ve yabancı düşmanlığına zemin hazırlayan kurumsal bir yapı mı var?
Yeni Mölln vahşetlerinin yaşanmaması için neler yapmak gerekiyor?
Toplumun duyarlılığını arttırmak için neler yapmak gerekiyor?








Devrim Öztürk
T.C. Hamburg Başkonsolosu


Yayından:
"23 Kasım 1992 Pazar günü akşam saatlerinde 2 Alman 2 binaya Molotof kokteyli atarak bu binaları kundakladılar.
Bu binaların birinde yaşayan Arslan ailesinden ikisi çok genç olmak üzere üç vatandaşımız vefat etti.
Bu olay gerçekleştirilen ilk yabancı düşmanlı motifli kudaklama eylemi olarak tarihe geçiyor.
Eylemi gerçekleştirenler olayın ardından yakalandılar ama şuan aramızda olduklarını biliyoruz.
Cezaları bittikten sora geri serbest bırakıldılar.

Yaşanılan saldırılara ihmalkarlık demek zor olur.
Solingen saldırısında 5 vatandaşımızı noting sahasında 9 vatandaşımız hayatını kaybetti ancak bu saldırının ırkçı olduğu ortaya çıkmadı, bu konuda açıklama da yapılmadı.
Biz inanıyoruz ki Almanya demokratik bir ülke olarak bu suçluları ve bütün bağlantıları kısa sürede ortaya çıkaracaktır.

Her sene anma törenleri yapılıyor ama bu yıl 20. Yıl olması sebebi ile daha kapsamlı, yerel makamlarla iş birliği halinde bir program hazırlandı.
Türk sivil toplum kuruluşları dışında alman sivil toplum kuruluşları da bu hazırlıklara aktif şekilde katıldılar.
12 Kasım’da çeşitli etkinliklerle kutlamalar başladı ancak asıl etkinlik yıl dönümü olan 23 Kasım Cuma günü olacak.

Bu olayların tekrarlanmaması için her şeyde olduğu gibi anahtar eğitim.

Bütün olayların tümüyle aydınlatılması suçluların cezalandırılması birinci beklentimiz.
Gerçeklerin ortaya çıkması en büyük temennimiz.

Toplumun duyarlılığına artırmak için birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerekiyor.
Sivil toplum örgütleri birlik içerisinde olmalı.
Toplumumuz  bu konuda ki hassasiyetlerini her zaman paylaşmalarnı, göstermelerini, en yüksel seviyede katılmalarını bekliyoruz.''


Mete Atay
Almanya Türk Öğretmenler Federasyonu Onursal Başkanı



"Almanya’nın göç tarihinde bu mölln olaylarının ayrı yeri ve önemi vardır.
Bu ırkçı saldırıda 3 vatandaşımız yakılarak öldürülmüş, çok vatandaşımızda yaralanmıştı.
Her yıl bu olay yeniden gündeme getiriliyor.
Bu yıl 20. Yıl olmasından dolayı daha farklı ve anlamlı kutlamalar oluyor.
Bu kutlamalara sıcak bakılmıyor olabilir ama bizim amacımız suçlu aramak, birilerini suçlamak, yaralarını deşmek değil, bu tür olayların tekrar yaşanmaması için anıyoruz.

Irkçılık ve yabancı düşmanlığına zemin hazırlayanlar maalesef ki var.
Geçen yıl Almanya’nın en büyük gazetelerinden biri, 1990 yılından bu yana Almanya da 183 kişinin bu ırkçı saldırılar sonucunda öldürüldüğünü açıkladı ki bunların da 50’ye yakını resmi olarak kabul görüyor.
Bu rakamlar çok büyük.
Bu Almanya’nın gündeminde büyük tehlike olarak düşünülmeli ve bunların tedbirleri alınmalı.

Almanya Toplumu bu tür olayları şiddetle nefretle kınıyor, toplantılara yürüyüşlere protesto gösterilerine Türklerden daha fazla katılıyorlar.
Türklerden daha duyarlı Almanların olduğunu da bilmemiz gerekiyor.
Bu da Almanyada ki büyük çoğunluğun ırkçı her türlü saldırıya karşı olduğunu gösteriyor.

Bu olaylarının tekrarlanmaması için hem yetkililer hem politikacılar çok çaba gösteriyorlar.
Öğretmen arkadaşlarımız öğrencilerine bu olayların iğrenç ve kötü olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Yeni yasalar çıktı ama yasanın çıkması yetmiyor.
Ayrımcılıktan etkilenen grup ve kişileri temsil eden örgütlere de sorumluluk vermek gerekiyor.
Bu konu da bir birim oluşturulmalı.

Almanya’da Öğretmenler Günü
Öğretmenlerin genel sorunları
Dikkat çekilecek konular
Kimler katılıyor

Şükrü Akarsu
KRV Öğretmenler Derneği Başkanı

Yayından:
"1 Aralık Günü 5 yıldızlı bir otelde öğretmenler gününü kutlayacağız.
5 yıldızlı otel seçtik ki öğretmenlerimizin seviyesine uygun eğitim seviyesine uygun üst düzey bir yerde kutlayalım.
Programımıza Eğitim bakanı, Köln baş konsosumuz, temsilciler,  Türk millet vekilleri ve öğretmen arkadaşlarımız katılacak.

Bu sene hafta sonuna denk geldiği için öğretmenler gününü 24 Kasım’da, gününde kutluyoruz.
Önceleri hafta içine denk geliyordu, ya bir hafta erken ya da bir hafta geç kutlamak zorunda kalıyorduk.
Öğretmenler gününün Almanya da çok büyük bir önemi var.
Öğretmenler günü aynı zamanda öğretmenlerin birlik günü olarak kutlanıyor.
Bu tür etkinliklerde birleştiğimiz bütünleştiğimizi ve o gün eğlendiğimizi görüyorum.
Öğretmen arkadaşlarımız dışında öğretmen dostlarına da davetiyeler gönderiyoruz, onlarında katılımıyla kutlama bir şölen havasına dönüyor.

Öğretmen arkadaşlarımızın sorunları kangren olmuş yara aslında. 40 yıldır aynı sorunları yaşıyoruz.
Sorunların ana temeli gerek Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin gerek Almanya Hükümeti’nin öğretmen arkadaşlara gereken önemi vermemeleri diyebilirim.
Burada ki öğretmen arkadaşlarımız Türkçe dersleri bir okulda 2-3 saat verildiği için haftada 5-6 okul dolaştırılıyor. Her gün başka bir okula gönderiliyor.
Ödeme koşulları da Alman öğretmenlere göre oldukça düşük.

Öğretmen yetiştiren okulların sayısı yeterli değil ama asıl mesele öğretmen ihtiyacı duyan Türk halkı,  burada ki işçilerimizin çocuklarının dil bilincine erişmesi.
İşçilerimiz çocuklarımız ana dil dersini istemeliler, önemini kavramalılar.
Halkımız benim çocuğum Türkçe dersi görecek demeli.
Bunu dersek ancak öğretmen yetiştiren kurumları genişletebiliriz.
Devlette buna bir reaksiyon gösterebilir, evet Türkçe öğretmeni eksik diyebilir ancak hiç ses yok ortada.

Türk öğretmenin kendi kişisel sorunu olarak belki Alman öğretmen ile Türk öğretmen arasında ki maaş farkı olabilir ama, Türk öğretmeninin esas sorunu, Türkçe derslerine ilginin azalması ve Türkçe derslerine katılım sayısının düşmüş olmasıdır.
Son 2-3 yıl dışında öğretmen atamaları tamamen durdurulmuş, atama yapılmamıştı.
Türkçe öğretmeninin en büyük sıkıntılarından biri de Türkçe’ye karşı yapılan haksızlık Türkçe’yi yasaklamaları, Türkçe’nin hala laik olduğu yerde bulunamamasıdır.
Her ne kadar son yıllarda iyileşme söz konusu olsa da henüz beklenen istenen seviyede değil.

Almanya‘da yaşayan öğretmenlerin sorunları önemli ama asıl önemli olan Almanya’da yaşayan Türklerin dil sorunu. Eğitim sorunu.
Bu konu da bir şeyler yapılmalı, bu konu ciddiye alınmalı.
Gelecek nesillere duyarlılığı arttırmak için devlet, kendi halkının dil bilincinin artmasını, dil bilgisini, politika edinmeli.

Sorunların çözülmesi için yıllardır çaba gösteriliyor ancak örgütlenme konusunda türk toplumu biraz daha mesafe katetmeli.
Örgüt sayısından çok örgütlerde ki aktif kişilerin sayısı artması gerekiyor.
Türk hükümetleri bu konuda bir devlet politikası olarak yurt dışında ki vatandaşlarını bilinçlendirmesi gerekiyor.
Eğitim bir bütün olarak ele alındığında sorunlar daha kolay ve daha çabuk çözülecektir.
Türk veliler eğer bilinçle inatla ısrarla kendi haklarını arar kendi isteklerini yetkililere bildirirse, sorunu çözmek çok daha kolay olur.'' 


Şükrü Akarsu ve Mete Atay'ı dinle
Diğer haberler:

Hürriyet 
15 Kasım 2012 - / Kemal DOĞAN / MÖLLN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder