30.11.2012

Dünya Hali - 30 Kasım 2012

21. yüzyılda yerleşikler ve göçmenlerin uyum meselesi-5 

Dr. Atilla Doğan
Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi

Yayından:
''16 17 18. Yüzyılda temelleri atılmış birçok tutum ve davranış, birçok değer,  20. Yüzyılda meyve verdi.
21. Yüzyıl da bu meyvelerin artarak çoğalarak tüm insanlığın hizmetinde olmasını bekliyoruz.
Bunlar nelerdir diye değerlendirecek olursak, insanın önce kendine sonra çevresine saygılı olması diyebiliriz.

Biz farklı farklı ülkelerde üretilmiş sonra yine farklı ülkelerde bütünleşmiş ürünler kullanabilen bir dünya toplumu haline geldik.
Bugün bir araca biniyorsunuz o aracın içinde ki birçok parça artık farklı farklı ülkelerde üretilebiliyor.
Bugün bir ilaç tüketiyorsunuz o ilacın içinde ki birçok katkı maddesi farklı farklı ülkelerde üretilebiliyor.
Buna keza elektronik ürünlerden tutun da diğer birçok ürüne kadar, çok farklı ülkelerde üretilip sonra ürün olarak ortaya çıkıyor.
Demek ki üretimde çok kültürlülüğü gerçekleştik ama sosyal yaşamda çok kültürlülüğü gerçekleştirebilmiş değiliz.
Uyumun temel sorunu da sosyal ilişkilerimizde ki eksiklik veya kültürler arası ilişkilere ve diyaloğa kapalı oluşumuz.
Bunu çözmemiş gerekiyor. Artık bunu nasıl çözebiliriz diye kafa yormamız gerekiyor.''

 Atilla Doğan'ı dinle

Stres ve stresle hastalık ilişkisi 


Seda Haran
Uzman Psikolog

Yayından:

''Stres hayatın içinde her zaman var. Bazen doğru bazen yanlış kullanılıyoruz.
Stres, zorlayıcı bir olayı değiştirmeye ya da etkilerine uymaya yönelik biyokimyasal fizyolojik bilinçsel ve davranışsal değişmelerim eşlik ettiği olumsuz bir duygusal yaşantı.

Bir miktar olumlu stres faydalı.
Çünkü organizmanın bir canlılık bir hareket sürecine ihtiyacı var.
Sürekli hareketsiz, sürekli atıl, rahat ve refah içinde olamıyoruz.
Biraz stresli olduğumuzda canlılık ve hareket devreye giriyor.

Stres herkes için farklıdır.
Benim için stres olan bir şey sizin için olmayabilir.
Benim için çok stresli olan bir olay sizin için daha az stresli bir olay olabilir.
Yani kişinin o olaya verdiği anlam çok çok önemli.
Bu anlamın olumlu olması halinde o zaman stres düzeyinizde çok daha düşük oluyor ya da olumlu bir stres oluyor.

Çok fazla stres kalp damar hastalıkları, hipertansiyon diyabet ya da kronik yorgunluk, kronik ağrılar gibi hastalıklara neden olabiliyor.
Stres anlık da olabiliyor kronikte olabiliyor.
Kimi zaman ben şu konuda çok çok stresliyim denmiyor da benim geçmeyen baş ağrılarım var deniliyor mesela.
Stres kronik hale geldiğinde konsantrasyon bozuklukları, dikkat bozuklukları, isteksizlik, uykusuzluk, yüksek tansiyon, şeker hastalıkları, aşırı kaygılı ve endişeli olma gibi pek çok hastalıkla kendini gösteriyor.''

 Seda Haran'ı Dinle

Kefillik ve hukuksal sonuçları


Av. Eyüp Sabri Canbolat

Yayından:

''Kefalet iki taraflı bir ilişki. Onun ödeyemeyeceği şeyi ben öderim demek aslında.
Onun ödeyemeyeceği şeyi siz ödeyebilecek güçte misiniz önce buradan başlamak gerek.

Bankalar buyurun gelin diye çok güzel reklamlar yapıyorlar. Gittiğiniz zamanda, siz para istiyorsunuz ama biz sana bu parayı verdiğimiz takdirde geri tahsil etmemiz zor olur deyip kefil getirmesini istiyorlar. Mümkünse kefilinde devlet memuru olması isteniyor.
Niye; Çünkü arkasında devlet güvencesi var. En kötü ihtimalle devlet maaşına bir haciz koyar.

Üç çeşit kefalet çeşidi var.
Birincisi adi kefalet dediğimiz.
Bunda önce ilk asıl borçluya gidiliyor. Yakasına yapışılıyor kardeşim borcumu öde deniliyor.
Ödemezse, asıl borçlu ödemekten aciz duruma düşmüşse, halk diliyle iflas etmişse o zaman kefile gidiliyor kefilden borcun ödenmesi isteniyor.
Bu genelde ufak borçlar içindir.
İkincisi müteselsil kefalet.
Bankalarda bize imzalatılan her şey bu tiptir.
Banka ile yapılan her işte mutlaka kefil aynı anda sizle beraber borçludur.
Banda İster kefilin evine gider,  icra takibi yapar, evi satar, arabayı satar, evin içinde ne varsa alır götürür, ister asıl borçluya gider.
Orda bankanın inisiyatif yetkisi vardır. Canının istediğini kullanır.
Üçüncüsü ise birlikte kefalet.
Burada çok fazla kefil vardır.
Bugün Türkiye’de bazı yerler var fiyatı bir milyonun üzerinde.
Öyle ki bir kefilin ne maddi durumu ne maaş bordrosu ne geliri ne de evi arabası borcu ödemeye yetmiyor. Bu sefer banka bir milyona yetecek 200 bin geliri olan 5 kişinin getirilmesini istiyor.
Bu durumda hepsi bir nevi zincir.
Birinden alamazsa öbürüne, öbüründen alamazsa öbürüne kaç kişi varsa alacaklı gezer.''
 Eyüp Sabri Canbolat'ı dinle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder