eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15.09.2012

Dünya Hali - 14 Eylül Cuma

Avrupa'da göçmen kökenli aileye sahip, Türk kökenli yeni neslin geleceği - 3
Yeni Neslin Geleceği Üzerine Görüşler - Eğitim- Öğretim ve Okul'a ilişkin öngörüler
- Yeni neslin eğitim öğretim sorunları nedir?
- Bu sorunların kaynağı nerededir?
- Avrupa'daki yeni nesil Türk kökenli göçmenlerin eğitim-öğretimdeki ve okul yaşamlarına ilişkin tutum ve davranışları nasıl gelişebilir
- Göçmen kökenli toplumunun öğrenim derecesinin yüksek olması neden önemlidir?


Dr. Atilla Doğan 
Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi
Atilla Doğan'ı dinle



Boşanma sürecinde çocukların yaşadıkları sorunlar
Seda Haran
Uzman Psikolog
Seda Haran'ı dinle

Eşlerin mal paylaşımı davası
Av. Eyüp Sabri Canbolat


Yayından:
"Evlilikler neden bitiyor? Genellikle aşk bitti iş bitti deniyor, ama evlilikler genelde mal kavgası nedeniyle bitiyor. Evlilikler bir nevi ticari şirket gibi.
İnsanlar birbirine vakit ayıramayacak noktaya gelinceye kadar mal ediniyor.
Mal rejimi 2002 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Mal rejimi sözleşmesi genelde nişan sırasında, evlenme töreninden önce yapılıyor. Evlilik devam ederken de yapılabilir.
Evlilik bir nevi gemi gibi.  Boşanmadan önce eşler geliyor, "nasıl mal kaçırırız?" diye. Son bir yıl içinde kaçırılmış olan, satılan malların bedeli edinilmiş mallarla aynı torbaya konulur."

29.06.2012

29 Haziran 2012 Cuma


Rektör Prof. Dr. Davut Aydın
Priştine Üniversitesi'nde 
Anadolu Üniversitesi’nin Balkanlar açılımı…
Anadolu Üniversitesi'nin Balkanlar ve Rumeli  Eğitim-Öğretim Hizmetleri Sonbahar'da Başlıyor

Prof. Dr. Davut AYDIN
Anadolu Üniversitesi Rektörü


Rektör Prof. Dr. Davut Aydın
Anadolu Üniversitesi Bulgaristan'a açıköğretim hizmeti vermeye hazırlanıyor. Rektör Prof. Dr. Davut Aydın'ın başkanlığındaki bir heyet konuyla ilgili olarak Bulgaristan'daki üniversiteyle irtibata geçti.
Bulgaristan'daki temaslarının ardından Makedonya'da da görüşmeler yapan Rektör Prof. Dr. Davutoğlu çalışma ziyaretlerinin Kosova ayağında da Anayasa Mahkemesi Üyesi Altan Suroy,Priştine Üniversitesi Rektörü Müje Rugova, Kosova Eğtim bakanı Rame Buja, Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar ile görüşmeler yaptı. Yoğun görüşme trafiği içinde Dünya Hali'ne de zaman ayıran Aydın Türkiye'nin Sesi mikrofonlarına konuk oldu ve çalışma ziyaretini değerlendirdi.

 Yayından:
''Bildiğiniz gibi biz 26 yıldan beri Köln  merkezli 22 ülkede açık uzaktan öğretim programları sunuyoruz vatandaşlarımıza ayrıca Milli Eğitim Bakanlığının açık öğretim açık lise programlarını yürütüyoruz ayrıca buna işletme yüksek lisansının yanı sıra iktisat ve konaklama işletmeciliğini de ekledik ayrıca geçen yıl bunun dışında Azerbaycan' da bir program başlattık açık ve uzaktan öğretimi Azerbaycan'a taşıdık. Köln , Azerbaycan ve Baku merkez olmak üzere şu anda 1200 öğrencimiz var eğitim ve öğretim görüyorlar.Bu sene haziran döneminde de bir kaç hafta önce TRT okullarında canlı yayınlanan programda mezuniyet programıyla da diplomalarını aldılar.                   
 2 yıllıklar mezun oldu bu sene giderek artacak şimdi buna geçen yıl ayrıca Batı Trakya'da görüntü ilave etmiştik şimdi sıra geldi Bulgaristan , Makedonya ve Kosova' ya sıra geldi o ne denle açık ve uzaktan öğretimi Türkçe konuşan , Türkçe bilen bütün bu coğrafyaya yaymak istiyoruz.Uzaktan açık öğretim yeri , üniversite olarak yaygınlaştırıyoruz.Avrupa'ya , Anadolu Üniversitesinin eğitimini öğretimini ayağınıza getirdik.Anadolu Üniversitesi Türkiye' nin en iyi gelişmiş iletişim fakültesine sahip.2012 yılı akademik yılını geliştirip hizmete sokmak istiyoruz.Batı Avrupa'da Köln' de TRT ile işbirliği halinde orada Anadolu üniversitesini kuruyoruz ve aynı zamanda Avrupa' da yayına da başlamış olacağız.                                           Global bilgi öğretiyoruz , evrensel bilgi istiyoruz ve bu evrensel bilgiyi bütün bir coğrafyada başlamak istiyoruz.Şuanda Avrupa'da en iyi 40 Üniversitesinin içerisine girdik.''
Rektör Prof. Dr. Davut Aydın


İlgili bağlantılar:
Kültürü korurken 
aynı zamanda uyum sağlamak 
mümkün müdür?

Dr. A. Atilla Doğan
Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi

A. Atilla Doğan
"Türklerin Avrupa'ya işgücü olarak gönderilişinin üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen, Avrupa ülkelerinde yerleşmeye karar vermeleri yani göçmen olmayı tercih etmelerine yönelik net bir tarih vermek güçtür.
Her ne kadar 80'li yılların ikinci yarısı denilse de, bunu 90'lı yılların ilk yarısı olarak da ifade edenler bulunmaktadır.

1961'den 1985'e kadar geçen sürede, misafir ve geçici işçiler olarak bakılan bu büyük kitlenin, son 20 yıldır göçmenler ve göçmen kökenli aile çocukları olarak anılmaya başlamasıyla birlikte sorunların ve taleplerin yapısı da değişmiştir.

Göçmen kökenli toplum olarak söz edilen insanımız arasında Avrupa ülkelerinde yaşarken oluşan ve/veya oluşturulan sosyal ve kültürel ayrışma sonucu; toplumumuz,  din, dil, kültür ve sosyal algılama süreçleri yönünden ayrışık bir yapıya dönüşmektedir.

Bu yapı üzerine inşa edilmek istenen uyum politikalarının kısa geçmişine baktığımızda; Avrupa ülkelerindeki toplumlarla eşit ve birlikte yaşamak hedefinin ötesinde amaçlar taşıyan bir uyum(!) amaçlandığı görülmektedir.

Peki göçmen kökenli toplum buna karşı ne yapmalıdır? İlk 25-30 yıl süresince cemaat yaklaşımı ile yalnızlığa karşı, çaresizliğe karşı içine kapanma ve dışa karşı savunma temeli üzerine kurulu göçmen toplum yapısını yaşanılan ülkenin toplumuna ve kültürüne nasıl açmak gerekir?

'Hem kültürü korumak hem de uyum sağlamak mümkün değil, göçmenseniz artık gemileri yakacaksınız, yoksa geri dönün" diyen bir kesimin tezlerini çürütmek için neler yapmak gerekir?

Bu aşamadan sonra eğer içine kapanmak çözüm değilse, köken değerlerini tamamen reddederek göç edilen toplumla birlikte yaşamak nereye kadar çözümdür?"
Daha fazlasını dinle: A. Atilla Dogan
.............................
Yabancı toplumlarda 
ergenlerin sorunları ve kimlik - 2

Seda Haran
Uzman Psikolog

Seda Haran
"Ergenlik, kimliğin geliştiği bir dönem. 
Arkadaş grubu içinde kabul görmesi son derece önemli.
Kendine ilişkin sorular sormaya başlıyor. Dışarıdan gelen bilgilere de çok ihtiyacı var. Dışarıdan gelen olumlu sözler kendine güven kazanmasını sağlıyor. 
Olumsuz sözler ise kendini sorgulamasına, benlik saygısının azalmasına neden oluyor. 
Sivilcesi çıktığında, saçları yatmadığında kendisini çok kötü hissediyor. Bu da bütün yaşamını olumsuz etkiliyor.
Anne baba bu dönemde çok fazla baskı yaparsa, dışarıda daha yanlış arkadaşlıklar kurmaya başlayabiliyor.


Anne babalar daha anlayışlı olmalı. Ergen mutlaka doğruyu bulacaktır. Ufkunu daraltacak şeyler yaptığınızda doğruyu bulmasını zorlaştırırsınız.


Aileler tehlikelerden korumak anlamında çok fazla koruyucu davranabiliyor.
Burada belirli bir derece esnek olmak gerek. Çok fazla baskı uygulamadan uzaktan takip etmeli.
Çocuklarımızı destekleyelim ve yaptığı iyi şeylerden övgüyle söz edelim."
Daha fazlasını dinle: Seda Haran

25.06.2012

Dünya Hali - 25 Haziran 2012

Güçlü dil!
Köln Valiliği himayesinde okuma yarışması düzenlendi. Türkçe-Almanca, İtalyanca-Almanca ve Yunanca-Almanca dillerinde düzenlenen yarışmaya ilgi yoğun oldu.
Okuma yarışmasının 
göçmen kökenliler açısından anlamı

Mustafa Kemal Basa
Türkiye Cumhuriyeti Köln Başkonsolosu

T.C. Köln Başkonsolosu
Mustafa Kemal Basa
Anadil eğitimi neden önemlidir?
Anadil eğitimi konusunda Türk veliler ne talep etmelidir?
Anadil eğitimi konusunda Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde Almanya’nın diğer eyaletlerine göre elverişli koşullar var. Bunun sebebi nedir?
Okuma yarışmalarının dil  gelişimi konusundaki katkısı

"Almanya'da Anadil dersi bizi tatmin eder düzeyde değil
Velilerin öncelikle veli derneklerinde örgütlenmeleri gerekiyor.
Okullarda düzenlenen konferanslara katılmaları görüşlerini bildirmeleri ve diğer velileri de ikna edecek şekilde çalışma yapmaları gerekiyor.
Köln Üniversetisinde seçmeli yabancı dil dersi olarak sunulan Türkçe dersleri var. Öyle büyük talep var ki (500 Alman öğrenci seçmiş) bir okutman yetmediği için ikinci bir okutmanı da Üniversite atadı. Çünkü Türkçe önemli, öğrenilmesi gereken bir dil.
Veli çalışması örgütlü ve sistematik bir şekilde yürütülmeli.
Anadile hakim olmak her şeyden önce kendine güven sağlar. Anadili iyi bilmediği için Almanca'yı da öğrenemeyen gençlerle karşılaşıyoruz. Bu gençler başarılı olmakta zorlanıyor. Bu uyum için de sorun oluşturuyor.
Eyaletimizde Rugsack adlı bir proje var. Amaç anneleri eğitmek.
Türkçe Alman eğitim sisteminde kurumsal olarak bulunmalıdır. bunun altyapısı hazırlanmalıdır.
Yapılan bir araştırmaya göre diğer göçmen kitlelerle karşılaştırıldığında Türk velilerin eğitime verdiği önemin en yüksek oranda olduğu ortaya çıkmıştır."


Eğitimdeki sorunumuz:
"Bu sorunların etnik kökenle, dinsel nedenle açıklanması mümkün değil. Sorunlar sosyolojik. Ana-babanın eğitim durumu çocukların eğitim hayatına doğrudan yansıyabiliyor. Düşük gelirli hane halkı gerçeğinden bakarsak:
Bugün Alman üniverstelerinde 40 bine yakın genç okuyor. 90'larda bu rakam 12 bin civarındaydı. İstikrarlı bir biçimde eğitim başarılarını arttırdıklarını görüyoruz. Eğitim sisteminde eşitlikten söz etmek çok mümkün değil. Zamanında Almanca'yı yeterli düzeyde bilmediği için özürlülerin gittiği okullara gönderilen Türk çocukların daha sonra başarılı insanlar olduklarını gördük."


Daha fazlası için dinle:
Mustafa Kemal Basa_Engin Uzun

Aysel Arsakay
Eğitimci/Yarışmanın koordinatörlerinden

Aysel Arsakay
Köln valiliğinin himayesinde düzenleneni okuma yarışması hakkında kısa bilgi
Yarışma hangi dillerde yapıldı?
Yarışmanın amacı neydi? Hedefe ulaşıldı mı?
Okuma kriterleriniz neydi? Nelere dikkat etmek gerekiyor?
Bu yarışmanın seneye tekrarı olacak mı?
Yarışmayı Köln Valiliği’nin himaye etmesi ne anlama geliyor?
Okuma yarışmasıyla ilgili mesajı?

Yayından:
"Yarışma çok başarılı geçti. Amaç çiftdilliliğin önemini vurgulamak ve çocukların okuma motivasyonunu yükseltmekti. 

Öğrencilerin motivasyonu çok iyiydi. Yaşadıkları ülkenin dili yanı sıra Türkçe'ye hakimiyetlerini göstermek için de çok iyi bir ortam yakalamış oldular.

Derste edindiğimiz izlenimlere dayanarak şunu söyleyebilirim. 


"Bizlerde yerleşmiş bir okuma alışkanlığı yok. Böyle olduğu için de aileler bunu hayata geçirmek noktasında zorlanıyorlar. Bu yüzden biz öğretmenler okumayı ön planda tutmaya çalışıyoruz. Bunu kara tahtanın önünde yapmaya çalıştığımızda çok başarılı olamadığımızı görüyoruz. Bunun için de çocukların ailelerini yoğun biçimde yönlendirecek etkinlikler ortaya koymak durumundayız. Okuma yarışması da bunun için biçilmiş kaftan. 


"Velilerin çoğu çocuklarıyla Almanca konuşuyor. Çünkü artık dördüncü nesildeyiz. Artık velilerimiz de burada büyümüş, burada okula gitmişler. Onların da rahatına geliyor. 'Almanca daha kolayımıza geldiği için çocuklarımızla Almanca konuşuyoruz',. diyorlar. Bu da büyük bir kayıp öğrenciler için. Öğrenciler birinci sınıfa başladıklarında kendilerini ifade etmekte sıkıntı çekiyorlar. Güvenip parmak kaldıramıyorlar. Kendilerini tanıtamıyorlar"


Daha fazlası için dinle:


Okuma yarışmaları dil öğretiminde hangi amaçlara hizmet ediyor?
Dil gelişiminde okuma ve TÖMER’in okuma ile ilgili projesi

Prof. Dr. Engin UZUN
Ankara Üniversitesi Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) Müdürü  
Prof. Dr. Nadir Engin Uzun

Yayından:
"Bu tür etkinlikler iki dilliliğin ön plana çıkarılmasında önemli. 
Hep öğrenciler üzerinden çözümü bulmaya çalışıyoruz. Ben şahsen, bu işe başlama noktasının aileler olduğunu düşünüyorum. Ailelerin bu konuda bilinçlendirilmesi, çocuklarının iki dillilikle neler kazanabileceklerini fark edebilmeleri gerekiyor. 


"Dildeki engeller aslında çocuğun sosyal kültürel yaşantısının birçok 
noktasına ket vurabiliyor, engel olabiliyor. Onun için önce dildeki engelin kaldırılması, ondan sonra diğer sosyalleşmeyle ilgili süreçlerde daha rahat etmesini sağlayacaktır."

Daha fazlası için dinle:
Aysel Arsakay_Engin Uzun

kaynak: hamburghaber.de
İlgili haberler.

25.05.2012

Dünya Hali - 25 Mayıs 2012 Cuma


Öğretime Bakarken, Eğitimi Göz ardı Etmeyelim
Birilerinin eğitiminden söz edildiğinde merak ettiklerimiz; hangi okula gidiyorsun ya da hangi okuldan mezun oldun gibi öğretimine ilişkin sorulardır. 

Şüphesiz okula gitmek, öğretim görmek ve sonunda bir diploma alma faaliyeti de bir eğitim etkinliğidir. Ancak doğumdan ölüme ve her dakika, her saat ve her gün isteyerek (planlı)  ya da kendiliğinden (plansız) öğrendiklerimiz de günlük yaşamı kaliteli sürdürme yönünden  çok önemli. 

Türk kökenli göçmenler başta olmak üzere, kimi göçmen kökenliler yerleştikleri ülkelerdeki kültüre ait birikimin ne kadarını öğrenebilmekteler? 

Ya da diğer yönden bakılırsa, göçmen kökenli ailelerden gelen yeni nesiller, köklerine ait kültürün birikiminin ne kadarına sahipler? 

Dr. Atilla Doğan
Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi 


Yayından:
Eğitim denilince bitirilen okullara bakıyoruz, ancak orada yapılan aslında öğretimdir.
Bir de hayat var ki okulda öğrendiklerimiz orada ortaya çıkar. Eğitim davranışlarımızda ortaya çıkan değişiklikler şeklinde yansır.
Trafiğe çıkarken kemer takmamız gerektiğini okul öğretir, ama araca bindiğimizde kemer takmak bir davranış olarak yerleşmişse eğitim gerçekleşmiştir.
Göçmenlerin hayatı Türkiye'deki yaşayanlara göre biraz daha farklı bir hayatı var. Gittiklerinde yerleştikleri ülkenin kültürüyle karşılaşanlar var bir de o kültürün içine doğanlar var. İlk grup o kültürün değerlerini almada sıkıntı çekebiliyor. İkincisi ise doğduğu ülkenin kültürünü benimsemiş ancak ana babanın kültürüyle bir yabancılaşma var.
Eğitimi göz ardı etmeyelim diyoruz çünkü bu okulda öğrenilmiyor.
Birinci kuşak veya evlilik yoluyla gelen sıfırdan başlayanlar var."


Daha fazlası için dinle:
Atilla Doğan

Türklerin yaşadıkları topluma entegrasyon sorunları: ait olma ve kimlik korumaya ilişkin sorunlar ve çözüm önerileri

Seda HARAN
Uzman Psikolog



Yayından:
"Türkler dev bir sanayi toplumunun ortasına düştü.
Korsal kökenli insanlar ailelerini de geride bırakarak gelmişlerdi.
O dönem çok büyük sorunlar yaşandı. Gelişmiş bir sanayi toplumunun ortasında çeşitli dramlar yaşandı.


Eğitimsiz oldukları, kalifiye olmadıkları için en zor işleri yaptılar. Aslında o topluma entegre olmaya gitmişlerdi ama, sürprizlerle karşılaştıkça kendilerine kabuk örmeye, kabuklarını sertleştirmeye başladılar.
En önemli sorun dil sorunu olarak karşımıza çıktı. Dil bilmemek maalesef kısmen de olsa devam eden sorunlara yol açıyor.
Bir kısım bu zorluklara rağmen başarılı oldular. Bir kısmı ise toplumdan uzaklaşarak kabuklarına çekildiler. 
Bence ilk kuşak önce kayboldu, sonra tekrar kendini buldu ve kimlik oluşturmaya başladı. 
Irkçı tutum, ayrımcılık, önyargılar, bilgi eksiklikleri onları çok zor durumda bıraktı. Türkler de kendilerini çok iyi anlatamadı. İçlerinde hatalı davrananlar, kurallara aykırı hareket edenler de oldu. Bu kötü örneklerden yola çıkarak genellemeler yapıldı.
Önemli olan Alman toplumunun hoşgörüsüydü.
Düşüün aileye bir bebek geldi. Bu bebeği nasıl karşılıyorsunuz? Ağlamasına, gürültüsüne rağmen sevgiyle karşılıyorsunuz. O bebek de aileye ait olduğunu hissediyor.
Bir yabancı topluma giden bir kişi için de böyle bir kabullenme söz konusu. Göçmen kendisine kucak açıldığını görürse kendisini oraya ait hissetmeye başlar.
Aidiyet hissini bulamayan Türkler kendileri arasında paylaşıma gitmiş, birbirlerine sarılmışlardır.
Türkler artık biraz daha kendilerine güveniyorlar. Kendilerine güvensinler. Çok güzel şeyler yapabilirler. Ayrımcılık ve önyargılar kendilerini yıldırmasın. Özellikle ergenlik çağındaki bireyler için bu daha fazla sıkıntı yaratıyor. 
İyi örnek olabilecek gruplarla ilişki kurmakta yarar var."


Daha fazlası için Dinle:
Seda Haran
Programın tamamını dinlemek için:
Dünya hali - 25 Mayıs 2012 Cuma

14.05.2012

13.05.2012

Cep Rehberi 6 - Eğitim


 Eğitim 

Türkiye üniversitelerinde öğrenim görme imkanınız var

Üniversite Eğitimi
Yurtdışındaki Türkler, Türkiye üniversitelerinde öğrenim görebilir mi?

Bunun iki yolu var:
1) T.C. vatandaşı olarak Yurtdışında Yaşayan Çocuklar İçin Yükseköğretime Giriş Sınavı'na (YÇS) girmek. Bu sınava Türk vatandaşlığına sahip olanlar ve Mavi Kart sahipleri girebilir.
2) - Yabancı uyrukluların,
    - Mavi kartlıların,
    - Lise eğitimlerinin son üç yılını yurtdışında (KKTC hariç) tamamlayan Türk vatandaşı ve çift uyrukluların yabancı öğrenci olarak üniversitelere başvuruları kabul edilmektedir. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi www.yok.gov.tr adresinden alınabilir.

YÇS'ye başvuru şartları nelerdir?
Sınava girmek için adayların, Türk vatandaşlığı veya Mavi Kart sahibi olmaları şartının yanısıra, anne veya babalarının adayın eğitim gördüğü yıllarda adayla eşzamanlı olarak en az üç yıl süreyle yurtdışında çalışmış olması, yine adayın lise veya dengi okulun en az son üç yılını yurtdışında okumuş olması gerekmektedir.

 YÇS hangi tarihlerde ve nerede yapılmaktadır?
Sınav başvuruları Nisan ayında alınmakta, sınavlar Temmuz ayının ilk haftasında Ankara ve Köln olmak üzere iki merkezde gerçekleştirilmektedir.

YÇS'nin içeriği nasıldır, sınav çok mu zor?
YÇS yurtdışında lise öğrenimi almış adayların başarabileceği düzeyde bir sınavdır. Bu açıdan Türkiye'deki sınavlardan çok daha kolaydır. YÇS'de edebiyat, coğrafya, psikoloji, sosyoloji, tarih, temel yurttaşlık bilgileri, matematik, yabancı dil ve Türkçe soruları bulunmaktadır.
Sınav 3 farklı testten oluşmaktadır. Asıl belirleyici test olan Genel Başarı Testi Türkçe, Almanca, Fransızca ve İngilizce olmak üzere dört değişik dilde hazırlanmakta ve adaylardan, seçtikleri dildeki soruları cevaplamaları beklenmektedir.
İkinci test olan yabancı dil testi, yabancı dille ilgili bir bölüme girmek isteyenlerin çözmek zorunda oldukları bir testtir. Örneğin aday, Almanca Öğretmenliği bölümünü kazanmak istiyorsa, Almanca yabancı dil testini çözecektir. Yabancı dille ilgili bir bölümü tercih etmek istemeyen adayların bu testi çözmelerine gerek yoktur. Yabancı dil testi Almanca, Fransızca ve İngilizce dillerinde hazırlanmaktadır.
Son test olan Türkçe testi sınav puanına etki etmemekte, sadece öğretim dili Türkçe olan bölümleri tercih edecek adayların Türkçe seviyelerini belirlemektedir.

YÇS ile ilgili ayrıntılı bilgilere nereden ulaşılabilir?
www.yok.gov.tr 0    www.osym.gov.tr   0 www.ytb.gov.tr

Yükseköğretim diplomalarının denkliği nasıl yapılır?
Denklik başvurusu, kısa adı YÖK olan Yükseköğretim Kurumu Başkanlığı'na yapılır. Denklik Komisyonu tarafından belirlenen esaslar çerçevesinde olduğu tespit edilen diplomalara denklikleri hemen verilir. Derslerinde eksiklik tespit edilenlere, Türkiye'deki bir üniversitede "tamamlama eğitimi alma" fırsatı sunulur.


İLK VE ORTAÖĞRETİM 

İlk ve ortöğretim kurumları için karne ve diplomaların denkliği ne demektir?
Yurtdışındaki öğretim kurumlarından alınmış olan karne ve diploma gibi belgelerin incelenmesi sonucunda, görülen öğrenimin yurt içindeki öğretim kurumlarından hangisine eşdeğer olduğunun tespit edilmesine "denklik" adını veriyoruz.

Denklik işlemi nerelerde yapılır?
İlköğretim ve ortaöğretim kurumlarında denklik işlemleri, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının düzenlemiş olduğu Denklik Yönetmeliğine göre, yurt içinde İl Milli Eğitim Müdürlüklerince, yurtdışında ise Eğitim Müşavirliklikleri ve Eğitim Ataşeliklerinde yapılır.
Denklik hakkında ayrıntılı bilgi için http://ttkb.meb.gov.tr
internet sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Yaz tatilinde gençlik kamplarına katılmak istiyorum, nereden bilgi alabilirim?

İllere göre çeşitlilik göstermekle beraber, basketboldan yelkene, futboldan tekvandoya kadar birçok branşta Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerince düzenlenen yaz kursları bulunmaktadır. Ücretler, spor branşına ve illere göre değişmekle beraber makul düzeydedir. Bu kurslara Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerinden başvurulabilir.

Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerinin iletişim bilgilerine
sayfasından ulaşabilirsiniz.

Bu sayfanın içeriği T.C. Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nca hazırlanan Cep Rehberi, Yurtdışında Yaşayan Vatandaşımızın El Kitabı'ndan alınmıştır Rehberin tamamına Cep Rehberi bağlantısından ulaşabilirsiniz. 

15.04.2012

Dünya Hali - 16 Nisan 2012 Pazartesi


Kampanya ile ilgili ayrıntılı
 bilgi için resim üzerine tıklayın

Öğrenmek güç verir! - Lernen Macht Stark!
Almanya'da Türk ailelere yönelik eğitim kampanyası ile ilgili bilgiler

Tamer Ergün
Metropol FM Yöneticisi
Yayından:
"Bu kampanya Almanya'daki bazı tartışmaların ardından ortaya çıktı...
Türk ailelerin eğitime yeterince destek vermediği söyleniyordu. Biz de araştırdık sorunun ne olduğunu anlamaya çalıştık ve bunun sonucunda
bu kampanyaya karar verdik
Almanya'daki anlayışa göre çocuk okuldan döndükten sonra aile tarafından destek görüyor. Tiyatroya, sanat faaliyetlerine götürülüyor. Biz bu uygulamanın Türk ailelerde de yerleşmesini istiyoruz,
Türk ailelerde çocuk eğitilmiyor, çocuk yetiştiriliyor.
Türk ailesinin çocuğunu okul dışında da eğitme ihtiyacını hissetmesini sağlıyoruz, ardından da bunu nasıl gerçekleştirebileceğini, üçüncü adımda ise, bu kampanyaya katılan ailelerin yaşadıklarını uzmanlarla istişare ediyoruz ve tecrübeleri paylaşıyoruz.
Oyun çocuğun eğitiminde çok önemli bir unsur. Bu konuda da Alman kuruluşların birikimlerini Türk ailelere aktarmaya çalışıyoruz.
Bir Türk öğretmeni bana kampanyayla ilgili olarak şunları söyledi:
Türk çocukları okula başlarken 1-0 yenik başlıyorlar. Dil konusunda eksikler.
Bu konuda göçmenler olarak hassasiyet göstermek gerekiyor."



Proje ile ilgili değerlendirme

Mete ATAY
Almanya Türk Öğretmenler Federasyonu 
Onursal Başkanı
Mete ATAY


Öğrenmek güç verir projesi
Çocuk eğitimi
Yurtdışında anne-baba olmanın zorlukları
Anne ve babalara tavsiyeler

Yayından:


"Bence eğitim konusunda çok önemli ve başarılı bir proje. Çok yerinde ve zamanında bir proje.
Eğitim konusunda yapılan her şey çok önemli, yapılan en doğru yatırım olduğuna inanaıyorum.
Almanya'da bir yığın önyargı vardı. Türk velilerin eğitime önem vermediği şeklindeki ön yargı bu proje sayesinde kalkacak.
Birinici ve ikinci nesil istemediği için değil, ancak 3. ve 4. nesil eğitime o kadar önem veriyor ki ceketini satıp yine de çocuğunun eğitimine yardım etmek istiyorlar.
Bilimsel araştırmalar gösterdi ki çocuğun eğitimi doğumdan çok önce başlıyor.
0-6 yaş dönemi insanların tahmin ettiklerinden çok daha önemli bir safha, dil edinimi, beyin gelişimi şekilleniyor. Çocuğa mutlaka zaman ayrılmalı, yaşına uygun sorumluluklar verilmeli.
6-12 yaş
Çocuklar bedensel ve zihinsel olarak okula çok iyi hazırlanmalı, deneyler yapmalarına fırsatlar sağlanmalı.
Çocuk büyütmek başlı başına zor bir durum.
Yabancı bir ülkede çocuk büyütmek daha da zor oluyor. Aileler fobilerden kendilerini kurtarmalılar. Çevre etkisi çocuk üzerinde daha baskın oluyor. Çocuklarına ayrımcılık yapılmasından korkuyorlar. Özgüven sorunu, işsiz kalmaktan çekiniyorlar, çok büyük toplum baskısı altında kalıyorlar. Başarısız olursak Türkiye'deki yakınlarıma bunu nasıl açıklarım, suçlamalara nasıl cevap verebilirim şeklinde korkuları var.


Bu korkuları yenmenin de yolları var. Anne-baba şuu bilmale:
yabancılık kompleksinden kurtulmalılar ve haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlarsa haklarını arasınlar ama çocuklarla anadillerinde konuşmaktan asla çekinmesinler.
Kimlikleri ve kişilikleri konusunda çekinmeden konuşsunlar. Cocukları ikircikli duruma düşürmesinler.


Bu kolay değil ama imkansız da değil."

Daha fazlası için Mete Atay'ı DİNLE



Ücretsiz adli yardım...
Avukat Aynur Akdeniz 
Hagen/Almanya


Kimler talep edebilir?
Şartları ve prosedürü nedir?
Dava içerisinde hangi masraflar karşılanır?
Ücretsiz adli yardım alan kişi davayı kaybederse, hangi masraflar adli yardım kapsamına giriyor?
Masraf riski ne demektir?
Dava bittikten sonra geri ödeme yükümlülüğü var mıdır?

Yayından:
"Ücretsiz adli yardım Anayasanın eşitlik ilkesinin yansımasıdır.
Mahkemelerin davalı veya davacıya verdiği bir hak. 
Tüzel kişiler ve şahıslar telep edebilir.
Genelde avukatlar vasıtasıyla yapılıyor.
Burada sosyal yardım alan vatandaşlarımız var. Onlar doğrudan bu yardıma başvurabliyor.
Açılan davayı kazanma şansının yüksek olması lazım.
Savunmaya da bakıyorlar. Savunma başarılıysa adli yardım sağlanıyor.
Dava açarken kaybetme riskini de hesap etmek gerekiyor.

Dava bittiğinde geliriniz az olabilir, ama daha sonra gelir durumu yükseldiğinde bu yardımlar dört yıl içinde geri istenebilir. Dört yıl sonra zaman aşımına giriyor."


Programın tamamını DİNLE

11.04.2012

Dünya Hali - 11 Nisan 2012 Çarşamba

Fransa'nın eğitim sistemi
Stüdyoda eğitim ve dilbilim uzmanları sordu, Dr. Demir Önger cevapladı

Fırsatlar, sorunlar.
Göçmenler açısından sistem yeterince eşitlikçi mi?
Göçmen çocukları sistemde nasıl başarılı olabilir?
Anadil bir sorun mu?

Dr. Demir Fıtrat Önger
Paris Anadolu Kültür Merkezi Başkan
 
Dr. Demir Fıtrat Önger
Paris Anadolu Kültür Merkezi Başkanı
   Yayından: Fransa'da 3 yaşından sonra okula gidiyorlar bazen 2 buçuk yaşa kadarda düşüyor. İlk okul 6 yaşından itibarende gidiliyor. 550 bin civarında Fransa'da , Türk bulunmaktadır. Sarkozy ' nin getirdiği kısıtlamalarda ise Türkiye'den damat yada gelin getirme şartları ortaya kondu ve Fransızcanın öğrenilme şartını ortaya koydu. Lisans ve lisan üstü okuyan öğrenciler çok az miktarda bulunmakta. Dernekler var ama kültürel açısında getirisi yok ama bir araya toparlamaya çalışıyoruz. Çocuklarımızı okutmaya yönelik bir girişimleri yok ebeveynleri eğitmeye çalışıyoruz. Ailenin kültür seviyesine bağlı okul sorunları. Çocuk evde bir kitap görmemişse yalnız interneti verimli okul için kullanmamışsa çocuğun okuma şansıda azalıyor. Maalesef bizim gençlerimizin büyük kısmı inşaat ve döner sektöründe.Fransa'da Türk toplumun büyük kısmı kırsal kesiminden gelen vatandaşlar Doğu ve Güneydoğu bu ailelerin içerisine girmekte oldukça zor. Fransa'da en ötekileşmiş toplum entegre olmayan Türk toplumu ve en ekonomisi de kötü olan toplum Türk toplumu zaten sosyal yardımlaşma ile yaşıyorlar. Çocuklarımız okusun okusun okusun diye sürekli uğraşıyoruz. Türk tiyatroları çeşitli etniklikler yapıldı burada Fransız belediyeleri falan o kadar yardım yaptı ama katılım çok az oldu. Duyarsızlık çok var Fransa'da yaşayan , Türk toplumumuzda. Böyle kültürel aktivitelere ihtiyaç duymuyorlar. Devletin arkamızda olmasına istiyoruz. Destek vermesini istiyoruz. Ana dil problemi var , bundan 10 yıl önce yollanan hocalar da Fransızca bilmiyorlardı. Ana dil yönünden ilerlemeler oldu.Avrupa'da en çok Türk toplumu bulanan 2. ülke Fransa ama kimse ilgilenmiyorlar. Fransa'da , İslama karşı çok soğuk bakıyorlar Araplar ile akrabalığımız yok ama aynı dinden olduğumuz için onların yanlışlarını bize de yüklüyorlar. Süryani vatandaşlarımızda çok az Arapça var. Güneydoğu'dan gelenler Türkçe kullanmıyorlar Kürtçe kullanıyorlar. Orada ki çocuklar hem kendi Türkçe 'yi hemde Fransızcayı iyi konuşuyorlar. Fransızcayı mecburi belediyenin kurslarında öğreniyorlar. Türkçe yerine Fransızcayı daha kolay konuşuyorlar. Bizim hanımlarımız tembel dil öğrenme konusunda çok tembel ve öğrenme arzuları yok. Fransız tercümanlık  yapıyorlar. Yanda ki bir Fransız toplumuyla merhaba demiyoruz. İki tarafta birbirini ötekileştiriyorlar. ''

Prof. Dr. Leyla UZUN
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
Dilbilim Bölümü Öğretim Üyesi   
   Yayından:
''Fransa'da bize ait Türk topluluğu kendilerini nasıl anlatıyor yada kendilerince nasıl anlatmaya niyetleniyorlar?
''Türkçe ve Fransızcayı iki dil konuşuyorlar ne derecede konuşuyorlar ? ''
''Siyasetle ilgili bir konuda orada Türk toplumu sohbet edebilirler mi ?''

Yrd. Doç. Dr. Cem BABADOĞAN
Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı

Prof. Dr. İsmail GÜVEN
Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi

Yayından:
"Türkiye'den Fransa'ya ithal damat, gelin gelişi yavaşladı.
Problem şu..
"Dernekler var ama kültürel açıdan getirileri fazla değil. Bunları toparlamaya çalışıyoruz. "Ebeveynleri eğtimeye çalışıyoruz ki destek verebilsinler.
"Ailenin kültür seviyesi belirleyici.
"Evde kitap, kütüphane görmeyen çocuğun okuma şansı da azalıyor. Herkesin üniversiteye gitmesi mümkün olmasa da bir meselek sahibi olması önemli.
"Ailelerle çalışmak oldukça zor.
"Fransa'da en ötekileşmiş toplum Türk toplumu, yani hiç "entegre" olmayan.
Aman okutun, okutun, okutun nasihati vermeye çalışıyoruz.


"Dil konusunda problem 13-14 yaşında gelen çocukların dil ediniminde.
"Orada doğan çocuklarda iki dilde sorun yok.''
Ankara'daki Türkiye'nin Sesi stüdyosu:
 İsmail Güven-Cem Babadoğan-Leyla Uzun-İpek Erdem


"Türkçeyi konuşma konusunda: kuşaklar arttıkça Türkçe yerine Fransızca tercih ediliyor.
"Gençler Türkçe konuşamamaktan rahatsızlık duyuyorlar mı?
"Orada yaşadıkları sürece problem olmuyor."
Demir Fıtrat Önger-Leyla Uzun-Cem Babadoğan-İsmail Güven'i dinle


Yayın sırasında gelen tepkilerden bazıları:


Mustafa Öztürk/Hollanda:
"Sizlere teşekkür etmek istiyorum. Eğitimle ilgili olarak bizim sorunumuza hiç sizin kadar eğilen olmadı.
Bizim yüzümüze söylemeseler de yabancı işçileri kendi beğenmedikleri işlerde çalıştırmak için getirdiler. Bizim eğitim seviyemiz yükseldikçe diğer işlere de talip olmaya başladık ve bu da onları rahatsız ediyor. Her şey eğitimle başlıyor. Bizim çocuklarımız eğitim seviyesi arttıkça daha da ileri gideceğiz."

Zeki AKYOL/Almanya:
"Fransa’da Versailles'de adres sorduğum öğrenciler Türkiye mi büyük, İstanbul mu daha büyük diye sordular. Bizler Fransa hakkında her şeyi öğreniyoruz, ama Fransızlar bizimle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar. Neden bizlere Fransa hakkında bu kadar bilgi veriliyor?"