24.04.2013

Dünya Hali - 24 Nisan 2013


Avrupa’da İslam, Göç ve Çokkültürlülük-4

Ankara’da 11-12 Nisan 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen 'Avrupa’da İslam, Göç ve Çokkültürlülük' konulu uluslararası sempozyumun değerlendirmesi.
Sempozyum sırasında katılımcılarla yaptığımız söyleşilerden örnekler…

Dr. Can Ünver
Türksam Göç Araştırmaları Enstitüsü Başkanı

Yayından:
"Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla çok başarılı bir sempozyum gerçekleştirildi.
Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi kurulduğu günden bu yana bu tür bir çok etkinliğe imza atmış vaziyette.
Bugüne kadar çok fazla söz konusu olmayan göç ve göçe ilişkin bütün konular, bu vasıtayla hem kamuoyuna, hem akademik dünyaya, hemde bürokrasiye mal edilmeye başladı.
Bunun önemli bir gelişme, önemli bir kazanç olduğunu düşünüyorum. 

Son dönemlerde Türkiye'de göç ve göçmen araştırmaları konusunda mesafeler katettik.
Zaman içerisinde pek yönlü araştırmalar gerçekleştirilememiştir. Fakat son 10-12 yıl içerisinde göç araştırma merkezleri kuruldu ve gelişmeler yaşandı.
Bundan sonra da bu çalışmalar devam edecek.
En önemlisi de bu sempozyum sırasında açıklanan ve bu alanda çeşitli çalışmalar yapılması beklenen Avrupa Türk'leri Barometresi Araştırmalarıdır.
Bu araştırma 3 kez yapıldı. Bu şimdiye kadar elimizde bulunan gözleme dayalı veri tabanının zayıflığı nedeniyle varamadığımız bir çok sonuca ulaşmamızı sağlayacak."


Ömür Orhon
Emekli Büyükelçi
İslam İşbirliği Örgütü Genel Sekreteri Danışmanı
Yayından:

"Bu sempozyum çok doğru yapılmış bir iş. Tabi sonucunu da görmemiz lazım.
Önemli olan bu toplantılarda ortaya konulan çok değerli fikirlerin, çok yararlı önerilerin hayata geçirilmesidir.

Çok kültürlülük kavram olarak insanlara çok hoş geliyor. Ancak çok kültürlülüğün artık öldüğü, işlevini yitirdiği konusunda ciddi söylemler de var.
Bende bu görüşe katılıyorum. Çünkü çok kültürlülüğü Avrupa'da belki en iyi uyguladığı söylenen ülke Hollanda'ydı. Burada çok kültürlülükten anlaşılan toplumların kendi içlerinde kültürlerini devam ettirmeleri fakat arada bir kaynaşma olmaması. Bu yüzden artık çok kültürlülük yerine birlikte yaşama, kültürler arası etkileşim kavramlarını getirmek gerekli.

İslam Avrupa'ya yabancı bir olgu değildir. Balkanlarda ve İspanya'da İslam kendisini göstermiştir.
11 Eylül'den sonra islamafobi olgusu daha bir görünürlük, daha bir ağırlık kazandı.

Göçmen ve Müslüman halk Avrupa'da daha zor şartlar altında meskenlerde oturuyorlar. Çocuklar eğitim seviyesi çok iyi olmayan okullara gidiyorlar. İyi eğitim almayan gençlerimizin iş bulma imkanları da kısıtlı oluyor. Gümrüklerde sıkıntılar yaşıyorlar.
Bence meseleyi insan hakları temeline oturtmak lazım. İnsan hakları ve insan onuruna saygıyı temel unsur kabul etmek gerekir. Bunu yapabilmek için biraz kafaları değiştirmek lazım. Kafaları değiştirmenin yolu da eğitimden geçer. Hukuk açısından da ayrımcılığı önleyecek, nefret suçlarına mani olacak düzenlemeleri ülkelerin yoksa yerine getirmeleri varsa yerine getirmeleri gerekir."


Kenan Kolat
Almanya Türk Toplumu Başkanı


Yayından:

"Hacettepe Üniversitesi bir çok partnerle birlikte böylesi bir sempozyum düzenlemiş.
Göç olgusu içerisinde İslam’ın ve dinin konumu çok önemli.
Çok kültürlülük tartışmaları Avrupa’da günümüze çok güncel konuları içeriyor.
Bu yüzden Avrupa’dan bir çok uzmanla bir aradayız.
Ben bu tür sempozyumlarda konuların tartışılması dışında insani ilişkilerin oluşmasını ve ilerde ortak neler yapılabilirin üstünde kafa yorulmasını öncelikli görüyorum.

Almanya’da yaşayan Türk nüfusu sürekli olarak yenileniyor.
Türkiye’ye dönüşler oluyor ama aynı sayıda da Türkiye’den Almanya’ya gidenler oluyor.
Yani yerleşiklik olayı çok fazla gündemde yok.
İnsanlar yerleşikliğe geçemediği için o toplumda aidiyet duygusunu geliştiremiyorlar.
O toplumun da dışlamasıyla birlikte kendini oralı görme yerine, ben Türk’üm, tüm kalbim Türkiye’de sadece vücudum Avrupa’da şeklinde bir yaklaşım ortaya çıkıyor.
Bu da oradaki sisteme dahil olma, oranın bir parçası olma, konularını geriye atıyor.
Bu nedenle oradaki Türkler kendini çok fazla öne çıkaramıyorlar.
Ancak tüm bunlara rağmen önemli gelişmeler var.
Almanya’da 35’e yakın milletvekilimiz var. Sporcularımızın ve sanatçılarımızın arttığını görüyoruz.
Her şeye rağmen Türk toplumu Avrupa’da Almanya’da kendisinden beklenilenin üstünde katılım sağlamıştır."



1. Bölüm - Süre: 20'16"
2. Bölüm - Süre: 25'07"
Programın tamamı - Süre: 50'15"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder